Hang around
Hang around
Phrasal Verb 
1. To stay somewhere without doing much, often because you have nothing to do or you’re waiting for someone or something. 2. To spend time with someone, often when they don’t want you around. 3. When something is unused or hasn’t been dealt with.
1. Hang around (sth)
1. Boş boş takılmak
2. Vakit öldürmek
3. Zaman geçirmek
4. Aylak aylak dolaşmak
5. Öylesine takılmak
6. Oyalanmak
Örnekler
She hang around outside the café, waiting for her friend to arrive.
Kafenin dışında oyalanarak arkadaşının gelmesini bekledi.
We used to hang around the park when we had nowhere else to go.
Gidecek başka yerimiz olmadığında parkın etrafında vakit öldürürdük.
2. Hang around (sb)
1. Dolanmak
2. Başından ayrılmamak
3. Dibinde durmak
4. Etrafında dolaşmak
Örnekler
Stop hanging around your brother; he clearly wants to be alone.
Kardeşinin etrafında dolanmayı bırak; belli ki yalnız kalmak istiyor.
He keeps hanging around me, even though I told him I need some space.
Ona biraz yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu söylememe rağmen etrafımda dolaşmaya devam ediyor.
3. Hang around (sth)
1. Boş boş durmak
Örnekler
There are some old papers hanging around my desk that I need to organize.
Masamın etrafında düzenlemem gereken bazı eski kağıtlar var.