Come down to
Come down to
Phrasal Verb 
1. When a problem or tough situation is mainly about one key idea or point. 2. Used to highlight the most important factor or deciding point in a situation. 3. Used to emphasize the most important aspect of a situation after considering everything else. 4. Used to indicate what might happen if a situation becomes serious or reaches a critical point.
1. Come down to sth
1. İndirgemek
2. -e/-a bağlı olmak
3. Dayanmak
4. Kaynaklanmak
Örnekler
The decision will come down to how much money we can save.
Karar, ne kadar para tasarruf edebileceğimize bağlı olacak.
The argument came down to a simple misunderstanding.
Tartışma basit bir yanlış anlamadan kaynaklanıyordu.
Devamını göster2. It all comes down to sth
1. Her şeyin başı … dayanıyor
2. Eninde sonunda her şey … bağlı
3. İşin özü
4. Her şey … bağlı
Örnekler
It all comes down to trust in the end.
Her şeyin başı güvene dayanıyor.
It all comes down to how much effort you’re willing to put in.
Her şey ne kadar çaba harcamak istediğinize bağlı.
Devamını göster3. When it comes down to it
1. İşin özü …
2. İşin aslı …
Örnekler
When it comes down to it, what matters most is your happiness.
İşin özüne baktığımızda, en önemli şey sizin mutluluğunuzdur.
When it comes down to it, family is more important than anything else.
İşin aslı, aile her şeyden daha önemlidir.
When it comes down to it, honesty is what really matters.
İşin özü, dürüstlük gerçekten en önemli şeydir.
Devamını göster4. If it comes down to it
1. İşler o noktaya gelirse …
2. İş o boyuta gelirse …
3. İş o noktaya gelirse …
Örnekler
If it comes down to it, we can always ask for help.
İş o noktaya gelirse, her zaman yardım isteyebiliriz.
If it comes down to it, I’ll help you no matter what.
İş o noktaya gelirse, ne olursa olsun sana yardım edeceğim.
Devamını göster