Grow out of
Grow out of something
1. Kişilerin kıyafetlerine artık sığamaz hale gelmesi
2. Kalıbına sığmamak
3. Kıyafetin artık olmaması
🇺🇸 Lily can’t wear her favorite dress anymore as she’s grown out of it.
🇹🇷 Lily büyüdüğü için artık en sevdiği elbisesini giyemiyor.
🇺🇸 Julia has grown out of her school uniform; we need to buy her a new one.
🇹🇷 Julia’ya okul üniforması artık olmuyor; ona yeni bir tane almamız gerekiyor.
4. Büyüdükçe belirli davranışları veya alışkanlıkları bırakmak
5. Aşmak
🇺🇸 I used to be scared of the dark, but I grew out of it as I got older.
🇹🇷 Eskiden karanlıktan korkardım ama büyüdükçe bu korkum geçti.
🇺🇸 Sarah grew out of her fear of dogs after getting a puppy.
🇹🇷 Sarah, bir yavru köpek aldıktan sonra köpek korkusunu aştı.
7. Bir şeyin, başka bir olay veya varlığın sonucu olarak gelişmesi
8. Bir şeyin gelişmesiyle ortaya çıkmak
🇺🇸 His passion for music grew out of his early exposure to jazz.
🇹🇷 Müziğe olan tutkusu, cazla erken yaşta tanışmasıyla ortaya çıktı.
🇺🇸 Her interest in botany grew out of her love for gardening.
🇹🇷 Botaniğe olan ilgisi bahçeciliğe olan sevgisinden doğmuştur.