Go along

Go along

1. Gelişigüzel yapmak
2. Kafasına göre yapmak

🇺🇸 I never had formal training, I just learned the job as I went along.
🇹🇷 Resmi bir eğitim almadım, işi kendi kafama göre öğrendim.
🇺🇸 In cooking, sometimes I don’t follow a recipe and just add ingredients as I go along.
🇹🇷 Yemek yaparken bazen tarife uymam ve malzemeleri gelişigüzel eklerim.


3. Belirli bir şekilde gerçekleşmek

🇺🇸 Everything in the project seems to be going along according to plan.
🇹🇷 Projede her şey plana göre ilerliyor gibi görünüyor.
🇺🇸 Things seem to be going along nicely.
🇹🇷 İşler iyi gidiyor gibi görünüyor.

Go along to

1. Bir olaya veya etkinliğe gitmek
2. Eşlik etmek
3. Birlikte gelmek

🇺🇸 I’m thinking of going along to the jazz concert this Friday.
🇹🇷 Bu Cuma caz konserine gitmeyi düşünüyorum.
🇺🇸 Do you want to go along with us to the movie tonight?
🇹🇷 Bu akşam bizimle sinemaya gelmek ister misin?

Go along with

1. Aynı fikirde olmak
2. Hemfikir olmak
3. Uymak

🇺🇸 I usually go along with whatever the majority decides.
🇹🇷 Genellikle çoğunluk ne karar verirse ona uyuyorum.
🇺🇸 He usually goes along with what his friends suggest, even if he has different ideas.
🇹🇷 Farklı fikirleri olsa bile genellikle arkadaşlarının önerilerine uyar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu