Go against

Go against something
tr Bir şeyin inançlarınıza, prensiplerinize vb. zıt olması
tr Karşı olmak

🇺🇸 Accepting the offer would go against my principles of integrity.
🇹🇷 Teklifi kabul etmek dürüstlük ilkelerime aykırı olurdu.
🇺🇸 This decision goes against everything I’ve been brought up to believe in.
🇹🇷 Bu karar, inanmak üzere yetiştirildiğim her şeye ters düşüyor.

Go against someone
tr Birinin isteklerine veya tavsiyelerine karşı gelmek
tr Karşı durmak
tr Ters düşmek

🇺🇸 She was scared to go against her father’s wishes by choosing a different career path.
🇹🇷 Farklı bir kariyer yolu seçerek babasının isteklerine karşı gelmekten korkuyordu.
🇺🇸 I was scared to go against my mother’s wishes.
🇹🇷 Annemin isteklerine karşı gelmekten korkuyordum.

Go against something
tr Bir karar, yargı vb. sizin aleyhinize olması
tr Aleyhine olmak

🇺🇸 He was disappointed when the ruling in the court case went against him.
🇹🇷 Mahkeme kararının kendisine karşı çıkmasından dolayı hayal kırıklığına uğradı.
🇺🇸 Despite their efforts, the vote went against the proposal they supported.
🇹🇷 Çabalarına rağmen, destekledikleri teklife karşı oy kullanıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu