Go about
Go about something
Bir işe başlamak
Bir şey yapma yolunu bulmak
İşe koyulmak
Bir işe başlamak
Bir şey yapma yolunu bulmak
İşe koyulmak
🇺🇸 I want to repaint my house but I’m not sure how to go about it.
🇹🇷 Evimi tekrar boyamak istiyorum ama nasıl yapacağım konusunda emin değilim.
🇺🇸 The leaflet explains how to go about planting a vegetable garden.
🇹🇷 Broşür, sebze bahçesi ekiminin nasıl yapılacağını açıklamaktadır.
Go about something
Alışılmış bir şekilde bir şey yapmak
Kendi işi ile ilgilenmek
Kendi işi ile meşgul olmak
Alışılmış bir şekilde bir şey yapmak
Kendi işi ile ilgilenmek
Kendi işi ile meşgul olmak
🇺🇸 Despite the festival in the town, the locals went about their daily routines.
🇹🇷 Kasabadaki festivale rağmen yerel halk günlük rutinlerine devam etti.
🇺🇸 Jane went about her preparations in a quiet businesslike way.
🇹🇷 Jane hazırlıklarını sessiz ve işine bağlı bir şekilde sürdürdü.