Fit in
Fit in
Phrasal Verb
1. To feel comfortable and be accepted by a group of people because you share similar interests and attitudes. 2. To manage to find time to do something or meet someone, especially when you have a busy schedule. 3. To organize your activities in a way that accommodates or is convenient for another person or group. 4. When activities or arrangements can happen smoothly without conflicting with other plans. 5. To appear suitable or look good in a particular place or with other items. 6. Used to ask or explain the role or part a person has in a plan or situation.
1. Fit in (with)
1. Kaynaşmak
2. Uyum göstermek
3. Uyuşmak
4. Uyum sağlamak
Örnekler
She quickly fit in with her new colleagues at work.
İş yerindeki yeni iş arkadaşlarına çabucak uyum sağladı.
He struggled to fit in at the new school.
Yeni okuluna uyum sağlamakta zorlandı.
Devamını göster
2. Fit in ⇄ sb/sth
1. Vakit ayırmak
2. Zaman bulmak
3. Ayarlamak
4. Araya sıkıştırmak
Örnekler
I can fit in a quick meeting before lunch if you’re available.
Eğer müsaitseniz öğle yemeğinden önce hızlı bir toplantı ayarlayabilirim.
He managed to fit in a visit to his family over the weekend.
Hafta sonu ailesini ziyaret etmeyi de araya sıkıştırmayı başardı.
Devamını göster
3. Fit in
1. Organize etmek
2. Ayarlamak
3. Uyarlamak
Örnekler
She adjusted her schedule to fit in with the team’s needs.
Programını ekibin ihtiyaçlarına uyacak şekilde ayarladı.
We can fit in the meeting at a time that suits everyone.
Toplantıyı herkesin uygun olduğu bir zamana ayarlayabiliriz.
They fit in their plans around the kids’ school schedules.
Planlarını çocukların okul programlarına göre ayarlıyorlar.
Devamını göster
4. Fit in well
1. Uymak
2. Uyum sağlamak
3. Uyumlu olmak
Örnekler
The new project fit in well with our existing schedule.
Yeni proje mevcut programımıza çok iyi uydu.
Her part-time job fit in well with her college classes.
Part-time işi, üniversite dersleriyle gayet uyumluydu.
Devamını göster
5. Fit in
1. Uyumlu görünmek
2. Birlikte iyi görünmek
3. Uyum sağlamak
4. Uymak
Örnekler
The new sofa fits in perfectly with the living room decor.
Yeni kanepe oturma odasının dekoruna mükemmel uyum sağlıyor.
His casual outfit didn’t really fit in at the formal event.
Gündelik kıyafeti resmi etkinliğe pek uymadı.
Devamını göster
6. How sb fits in
1. Müdahil olmak
2. Dahil olmak
3. Entegre olmak
4. Örtüşmek
5. Ayak uydurmak
Örnekler
We’re still figuring out how he fits in to the new company structure.
Hâlâ yeni şirket yapısına nasıl ayak uyduracağını düşünüyoruz.
How does this new role fit in with his career goals?
Bu yeni rol kariyer hedefleriyle nasıl örtüşüyor?
Devamını göster