Fall out
Fall out
Phrasal Verb 
1. To have a disagreement with someone and stop being friends. 2. When something like hair or a tooth becomes loose and separates from your body. 3. When soldiers stop standing in line and move to different places.
1. Fall out
1. Anlaşmazlığa düşmek
2. Bozuşmak
3. Arası açılmak
4. Anlaşmazlık yaşamak
5. Araları bozulmak
Örnekler
They fell out over a disagreement about the project.
Projeyle ilgili bir anlaşmazlık yüzünden araları bozuldu.
After the argument, she and her friend fell out and haven’t spoken since.
Tartışmadan sonra arkadaşıyla araları bozulmuş ve o zamandan beri konuşmamışlar.
2. Fall out
1. Saçı dökülmek
2. Dişi dökülmek
3. Dökülmek
Örnekler
His hair started to fall out due to stress.
Stres nedeniyle saçları dökülmeye başladı.
As he aged, he experienced more hair falling out.
Yaşlandıkça saçları daha fazla dökülmeye başladı.
3. Fall out
1. Dağılmak
Örnekler
The drill sergeant ordered the troops to fall out after the parade.
Eğitim çavuşu geçit töreninden sonra birliklerin dağılmasını emretti.
“Fall out, men!” shouted the sergeant-major.
“Dağılın!” diye bağırdı başçavuş.