Face up to
Face up to
Phrasal Verb
1. To face something unpleasant or difficult and accept it. 2. To accept that something unpleasant is true and realize you need to deal with it. 3. To accept and deal with the duties or obligations you have.
1. Face up to sth
1. Yüzleşmek
2. Kabullenmek
Örnekler
He finally faced up to the fact that he needed help with his addiction.
Sonunda bağımlılığı konusunda yardıma ihtiyacı olduğu gerçeğiyle yüzleşti.
It’s time to face up to the challenges ahead and stop avoiding them.
Önümüzdeki zorluklarla yüzleşip onlardan kaçmayı bırakmanın zamanı geldi.
I faced up to my mistakes and worked hard to make things right.
Hatalarımla yüzleşip işleri düzeltmek için çok çalıştım.
Devamını göster
2. Face up to the fact (that)
1. Gerçeklerle yüzleşmek
Örnekler
He needs to face up to the fact that his health is deteriorating.
Sağlığının kötüye gittiği gerçeğiyle yüzleşmesi gerekiyor.
It’s hard to face up to the fact that you can’t control everything in life.
Hayatta her şeyi kontrol edemeyeceğiniz gerçeğiyle yüzleşmek zordur.
He faced up to the fact that his behavior was hurting those around him.
Davranışlarının etrafındakilere zarar verdiği gerçeğiyle yüzleşti.
Devamını göster
3. Face up to your responsibilities sth
1. Sorumluluklarını kabul etmek
2. Sorumluluklarını üstlenmek
3. Sorumluluklarıyla yüzleşmek
Örnekler
It’s time for him to face up to his responsibilities and stop making excuses.
Sorumluluklarıyla yüzleşip mazeret üretmeyi bırakmasının zamanı geldi.
He realized he needed to face up to his responsibilities.
Sorumluluklarıyla yüzleşmesi gerektiğini fark etti.
Devamını göster