Do away
Do away with something
Bir şeyi ortadan kaldırmak, kullanmayı bırakmak veya son vermek
Tahrip etmek
Son vermek
Iskarta çıkartmak
Ortadan kaldırmak
Bir şeyi ortadan kaldırmak, kullanmayı bırakmak veya son vermek
Tahrip etmek
Son vermek
Iskarta çıkartmak
Ortadan kaldırmak
🇺🇸 The new system aims to do away with paperwork.
🇹🇷 Yeni sistem, evrak işlerini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
🇺🇸 Computerization has enabled us to do away with a lot of paperwork.
🇹🇷 Bilgisayarlaşma birçok evrak işinden kurtulmamızı sağladı.
Do away with someone
Birini ortadan kaldırmak
Öldürmek
Yaşamına son vermek
Ortadan kaldırmak
Birini ortadan kaldırmak
Öldürmek
Yaşamına son vermek
Ortadan kaldırmak
🇺🇸 In detective novels, characters often plot to do away with their enemies.
🇹🇷 Dedektif romanlarında, karakterler sıklıkla düşmanlarını ortadan kaldırmak için planlar yapar.
🇺🇸 He thinks John may have done away with her wife.
🇹🇷 John’un karısını öldürmüş olabileceğini düşünüyor.