Dig in
Dig in
Phrasal Verb 
1. To mix something into the soil by digging, to enhance its quality. 2. To stubbornly refuse to do something, even if others try to convince you otherwise. 3. When soldiers dig trenches for protection. 4. To reach into your pocket or bag to look for something. 5. To press something sharp into a surface or part of someone’s body. 6. A way to encourage people to start eating the food in front of them.
1. Dig in ⇄ sth
1. Gömme
2. Gübrelemek
3. Kazmak
Örnekler
To improve the soil quality, they decided to dig in some fertilizer.
Toprak kalitesini artırmak için biraz gübre ekmeye karar verdiler.
Adding nutrients to the soil by digging them in can help plants grow better.
Toprağa besin maddeleri ekleyerek bitkilerin daha iyi büyümesine yardımcı olabilirsiniz.
2. Dig your heels ⇄ in
1. Inat etmek
2. Inatlaşmak
3. Ayak diremek
Örnekler
When we proposed a compromise, she dug her heels in and wouldn’t agree.
Bir uzlaşma önerdiğimizde, ayak direyip kabul etmedi.
They tried to persuade him to change his mind, but he dug his heels in.
Fikrini değiştirmesi için onu ikna etmeye çalıştılar ama o inat etti.
3. Dig in
1. Siper kazmak
2. Siper almak
3. Sığınak yapmak
Örnekler
The army spent hours digging in to prepare for the incoming attack.
Ordu, yaklaşan saldırıya hazırlanmak için saatlerce siper kazdı.
The troops dug in their defenses to withstand the enemy’s assault.
Birlikler, düşmanın saldırısına karşı koymak için siper aldılar.
4. Dig in sth
1. Bakmak
2. Karıştırmak
3. Elini sokup aramak
Örnekler
She dug in her purse to find her keys.
Anahtarlarını bulmak için çantasını karıştırdı.
He dug in his backpack and found the lost pen.
Sırt çantasını karıştırdı ve kayıp kalemi buldu.
5. Dig in ⇄ sth
1. Bastırmak
2. Batırmak
3. Geçirmek
4. Saplamak
Örnekler
The cat dug in its claws into the furniture.
Kedi pençelerini mobilyaya geçirdi.
The child accidentally dug in a pencil point into his arm while playing.
Çocuk oyun oynarken yanlışlıkla koluna bir kalem ucu saplamış.
6. Dig in!
1. Yumul!
2. Yiyin!
3. Gömün!
Örnekler
After setting the table, he told everyone to dig in.
Masayı hazırladıktan sonra herkese yemeğini yemesini söyledi.
“The food looks delicious – dig in!” he said to his guests.
Misafirlerine “Yemek çok lezzetli görünüyor – yumulun!” dedi.