Dawn on

Dawn on someone
tr Bir gerçeğin veya durumun farkına varmak, bir şeyin aniden anlaşılması
tr Anlamak
tr Jetonun düşmesi
tr Kavramak
tr Yüzüne çarpmak
tr Aklına gelmek
tr Kafasına dank etmek
tr Dank etmek

🇺🇸 The ghastly truth dawned on me.
🇹🇷 Korkunç gerçek kafama dank etti.
🇺🇸 The truth finally dawned on him.
🇹🇷 Gerçek sonunda kafasına dank etti.

It dawns on someone (that)
tr Bir gerçeğin veya durumun farkına varmak, bir şeyin aniden anlaşılması
tr Dank etmek
tr Jetonun düşmesi
tr Kavramak
tr Yüzüne çarpmak
tr Aklına gelmek

🇺🇸 It suddenly dawned on me that I had left my keys in the car.
🇹🇷 Arabada anahtarlarımı bıraktığım birdenbire aklıma geldi.
🇺🇸 As he spoke, it dawned on her that she had met him before.
🇹🇷 O konuşurken, daha önce onunla tanıştığını fark etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu