Cool down
Cool down
Phrasal Verb
1. To prepare a meal quickly, often with whatever ingredients are available. 2. To relax or calm down after being upset or angry, or to help someone else do so. 3. To slow down or halt the growth or progress of something.
1. Cool down (⇄ sb/sth)
1. Soğutmak
2. Soğumak
3. Serinlemek
Örnekler
After the workout, it’s important to cool down your muscles.
Antrenmandan sonra kaslarınızı soğutmak önemlidir.
I took a shower to cool down.
Serinlemek için duş girdim.
Let the engine cool down and then put some water in the radiator.
Motorun soğumasını bekleyin ve ardından radyatöre biraz su koyun.
Devamını göster
2. Cool down (⇄ sb)
1. Sakinleşmek
2. Yatıştırmak
3. Sakinleştirmek
4. Öfkesi dinmek
Örnekler
Give her some space to cool down before talking to her again.
Onunla tekrar konuşmadan önce sakinleşmesi için biraz zaman tanıyın.
She tried to cool him down.
Onu yatıştırmaya çalıştı.
He took a walk to cool down after the argument.
Tartışmadan sonra sakinleşmek için yürüyüşe çıktı.
I’ll talk to her once she’s cooled down a bit.
Biraz sakinleştikten sonra onunla konuşacağım.
Devamını göster
3. Cool down (⇄ sth)
1. Durulmak
2. Durgunlaşmak
3. Yavaşlamak
4. Azalmak
5. Düşmek
Örnekler
The housing market has started to cool down after years of rapid growth.
Konut piyasası yıllar süren hızlı büyümenin ardından durulmaya başlamıştır.
After the initial surge, demand for the product cooled down.
İlk dalgalanmanın ardından ürüne olan talep azaldı.
The company’s rapid growth began to cool down with the economic crisis.
Şirketin hızlı büyümesi ekonomik krizle birlikte yavaşlamaya başladı.
Devamını göster