Come down
Fiyat, seviye vb. düşmek
Azalmak
🇺🇸 The cost of living is expected to come down with the new economic measures.
🇹🇷 Yeni ekonomik önlemlerle yaşam maliyetinin düşmesi bekleniyor.
🇺🇸 Housing prices came down significantly last year.
🇹🇷 Konut fiyatları geçen yıl önemli ölçüde düştü.
Bir şeyin yere düşmesi
Düşmek
🇺🇸 The snow came down during the night.
🇹🇷 Gece boyunca kar yağdı.
🇺🇸 Several power lines came down due to heavy snow.
🇹🇷 Ağır kar nedeniyle birkaç elektrik hattı yere düştü.
Birisini veya bir şeyi desteklemek üzere karar vermek
Taraf olmak
Tavır almak
🇺🇸 After much deliberation, the jury came down on the side of the defendant.
🇹🇷 Uzun bir değerlendirmeden sonra, jüri sanığın lehine karar verdi.
🇺🇸 The government has come down on the side of military action.
🇹🇷 Hükümet askeri harekattan yana tavır almıştır.
Daha düşük bir fiyata kabul etmek
Fiyatı indirmek
Fiyatı düşürmek
🇺🇸 The seller wouldn’t come down on the price of the car, so we didn’t buy it.
🇹🇷 Satıcı arabanın fiyatını düşürmedi, bu yüzden almadık.
🇺🇸 He’s asking $500, but he may be willing to come down to $450.
🇹🇷 500 dolar istiyor ama 450 dolara kadar inebilir.
Bir hastalığın başlangıcını hissetmek
Hastalığa yakalanmak
Şifayı kapmak
Yatağa düşmek
🇺🇸 I’m feeling tired and achy; I think I’m coming down with the flu.
🇹🇷 Kendimi yorgun ve ağrılı hissediyorum; sanırım grip oluyorum.
🇺🇸 She had to cancel her plans because she came down with a fever.
🇹🇷 Ateşi çıktığı için planlarını iptal etmek zorunda kaldı.