Come between

Come between someone

1. Daha önce dost olan insanların arasına girerek onların birbirleriyle tartışmasına ve kızgın hissetmesine neden olmak
2. Aralarına girmek

🇺🇸 They had a strong friendship, and they vowed that no misunderstanding would come between them.
🇹🇷 Güçlü bir dostlukları vardı ve aralarına hiçbir yanlış anlaşılmanın girmesine izin vermeyeceklerine yemin ettiler.
🇺🇸 Despite the rumors, nothing could come between the close-knit siblings.
🇹🇷 Dedikodulara rağmen, hiçbir şey sıkı bağlı kardeşlerin arasına giremedi.


3. Birinin bir şeye yeterince dikkat etmesini veya ilgi göstermesini engellemek
4. Dikkatini dağıtmak
5. Aklını çelmek

🇺🇸 He was so focused on his goal that he didn’t let any distractions come between him and his ambitions.
🇹🇷 Hedefine o kadar odaklanmıştı ki, hiçbir şeyin dikkatini dağıtmasına izin vermedi.
🇺🇸 She balanced work and family well, never allowing one to come between the other.
🇹🇷 İşi ve ailesi arasında iyi bir denge kurmuş, birinin diğerinin önüne geçmesine asla izin vermemiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu