Come back

Come back
tr Önceden bulunduğunuz bir yere veya bir kişinin yanına geri dönmek
tr Geri dönmek

🇺🇸 After studying abroad for a year, I decided to come back home.
🇹🇷 Yurtdışında bir yıl eğitim aldıktan sonra eve geri dönmeye karar verdim.
🇺🇸 He left the meeting in anger but came back after cooling down.
🇹🇷 Toplantıdan öfkeyle ayrıldı ama sakinleştikten sonra geri döndü.

Come back
tr Tekrar moda olmak
tr Tekrar popüler olmak

🇺🇸 Bell-bottom jeans are coming back into fashion.
🇹🇷 İspanyol paça kot pantolonlar yeniden moda oluyor.
🇺🇸 Vinyl records have made a surprising come back.
🇹🇷 Plaklar şaşırtıcı bir şekilde tekrar popüler oldu.

Come back
tr Bir durumun, hissin veya semptomun yeniden ortaya çıkması veya etkilemeye başlaması
tr Nüksetmek

🇺🇸 After the treatment, her symptoms started to come back.
🇹🇷 Tedaviden sonra semptomları nüksetmeye başladı.
🇺🇸 My enthusiasm for the project came back once we solved the main issue.
🇹🇷 Ana sorunu çözdüğümüzde projeye olan hevesim geri geldi.

Come back
tr Unutulan bir şeyi veya nasıl yapılacağını hatırlamaya başlama
tr Aklına gelmek

🇺🇸 It took me a moment, but his name finally came back to me.
🇹🇷 Biraz zaman aldı ama sonunda adı aklıma geldi.
🇺🇸 Playing the piano after many years, the skills slowly came back to me.
🇹🇷 Yıllar sonra piyano çalarken, becerilerim yavaş yavaş bana geri geldi.

Come back
tr Birine, genellikle öfkeli veya kaba bir şekilde, hızlıca yanıt vermek
tr Karşılık vermek

🇺🇸 When criticized, she came back with a sharp retort.
🇹🇷 Eleştirildiğinde, sert bir karşılık verdi.
🇺🇸 He came back at the accusations with strong evidence.
🇹🇷 Suçlamalara güçlü kanıtlarla karşılık verdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu