Care for
UK | |
---|---|
Care for ⇄ sb meaning ⇄ similar to | 1. bakmak 2. bakımını üstlenmek 3. bakımıyla ilgilenmek 4. ilgilenmek |
🇺🇸 She stayed home to care for her elderly mother after the surgery. 🇹🇷 Ameliyattan sonra yaşlı annesine bakmak için evde kaldı. 🇺🇸 Jane cares for the patients with great compassion and patience. 🇹🇷 Jane hastalarıyla büyük bir şefkat ve sabırla ilgileniyor. 🇺🇸 She decided to take time off work to care for her newborn baby. 🇹🇷 Yeni doğan bebeğine bakmak için işten izin almaya karar verdi. | |
Not care for sb/sth meaning ⇄ similar to | 1. hoşuna gitmemek 2. hoşlanmamak 3. sevmemek 4. beğenmemek |
🇺🇸 I don’t care for his attitude in meetings. 🇹🇷 Toplantılardaki tavrını hiç beğenmiyorum. 🇺🇸 They didn’t care for the movie, finding it too slow. 🇹🇷 Filmi çok ağır ilerlediği için beğenmediler. 🇺🇸 He didn’t care for the new restaurant’s menu. 🇹🇷 Yeni restoranın menüsünü beğenmedi. | |
Would you care for sth? meaning ⇄ similar to | 1. … ister misiniz? 2. … alır mıydınız? 3. … arzu eder miydiniz? |
🇺🇸 Would you care for a cup of tea? 🇹🇷 Bir fincan çay alır mıydınız? 🇺🇸 Would you care for some dessert after dinner? 🇹🇷 Yemekten sonra biraz tatlı ister miydiniz? 🇺🇸 Would you care for another slice of cake? 🇹🇷 Bir dilim daha pasta arzu eder miydiniz? 🇺🇸 Would you care for a glass of wine with your meal? 🇹🇷 Yemeğinizin yanında bir kadeh şarap ister misiniz? | |
care for ⇄ sb meaning ⇄ similar to | 1. çok sevmek 2. aşık olmak 3. önemsemek 4. değer vermek |
🇺🇸 He confessed that he truly cared for her. 🇹🇷 Onu gerçekten çok sevdiğini itiraf etti. 🇺🇸 She realized she cared for him more deeply than she thought. 🇹🇷 Onu düşündüğünden daha da çok sevdiğini fark etti. 🇺🇸 He finally told her how much he cares for her. 🇹🇷 Sonunda ona ne kadar değer verdiğini söyledi. |