Call in

Call in ↔️ someone

1. Yardım için birini çağırmak
2. Yardım çağırmak

🇺🇸 The company called in a consultant to improve their business strategy.
🇹🇷 Şirket, iş stratejisini geliştirmek için bir danışman çağırdı.
🇺🇸 After the flood, the mayor called in the National Guard for assistance.
🇹🇷 Selden sonra belediye başkanı yardım için Ulusal Muhafızları çağırdı.


3. Ropor vb. bildirmek için telefon etmek
4. Telefonla haberdar etmek

🇺🇸 He called in to report that he would be late due to heavy traffic.
🇹🇷 Yoğun trafik nedeniyle geç kalacağını bildirmek için aradı.
🇺🇸 Jenny called in to say she’d be working from home today.
🇹🇷 Jenny, bugün evden çalışacağını söylemek için aradı.

Call in ↔️ something

1. Radyo veya televizyon programına telefon etmek

🇺🇸 Listeners called in to share their opinions on the topic.
🇹🇷 Dinleyiciler, konu hakkındaki görüşlerini paylaşmak için aradılar.
🇺🇸 Several fans called in during the sports show to discuss the game.
🇹🇷 Birkaç taraftar, oyunu tartışmak için spor programı sırasında aradı.


2. Ödünç verilen parayı geri ödemek için talepte bulunmak

🇺🇸 The creditors called in their loans after the company declared bankruptcy.
🇹🇷 Şirket iflas ettiğinde alacaklılar, kredilerini geri ödemelerini talep ettiler.
🇺🇸 Due to financial difficulties, the bank called in her mortgage.
🇹🇷 Mali zorluklar nedeniyle, banka onun ipoteğini geri ödemek için talepte bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu