Burst out
Burst out
Phrasal Verb 
1. To suddenly and uncontrollably start laughing or crying. 2. To suddenly express something in an angry or excited manner, especially after trying to keep it in.
1. Burst into laughing
1. Kahkahalara boğulmak
2. Kahkahayı basmak
3. Gülmekten kırılmak
Örnekler
Everyone burst into laughing.
Herkes kahkahalara boğuldu.
The comedian’s punchline made the entire audience burst into laughing.
Komedyenin esprisi tüm seyircileri kahkahaya boğdu.
2. Burst into crying
1. Birden ağlamaya başlamak
2. Gözyaşlarına boğulmak
3. Hüngür hüngür ağlamak
Örnekler
The child burst into crying when he dropped his ice cream.
Çocuk dondurmasını düşürünce ağlamaya başladı.
He burst into crying when he heard the heartwarming news.
Bu iç açıcı haberi duyunca hüngür hüngür ağladı.
3. Sb burst out
1. Bağırmak
2. Dile getirmek
Örnekler
“That’s unfair!” he burst out during the meeting.
Toplantıda “Bu adil değil!” diye bağırdı.
“Don’t go!” he burst out.
“Gitme!” diye bağırdı.
After the frustration, she burst out with her feelings about the project.
Yaşadığı hayal kırıklığının ardından proje hakkındaki düşüncelerini dile getirdi.