Burn down
Burn down
Phrasal Verb 
1. When a building, town, or forest is completely destroyed by a fire. 2. To intentionally set fire to a building, town, or forest, with the goal of destroying it. 3. If a fire weakens, the flames get smaller and produce less heat or light.
1. Burn down (⇄ sth)
1. Yanıp kül olmak
2. Kül olmak
3. Yanmak
4. Alevler içinde kalmak
Örnekler
The old warehouse burned down in the middle of the night.
Eski depo gece yarısı yanıp kül oldu.
They watched in disbelief as the entire village burned down.
Tüm köyün yanışını şaşkınlık içinde izlediler.
After the fire, nothing was left; the school had completely burned down.
Yangından sonra geriye hiçbir şey kalmamıştı; okul tamamen yanıp kül olmuştu.
2. Burn down ⇄ sth
1. Yangın çıkarmak
2. Yakmak
3. Kundaklamak
Örnekler
The criminals planned to burn down the abandoned factory.
Suçlular terk edilmiş fabrikayı kundaklamayı planlıyordu.
The fire was no accident; someone had deliberately burned down the house.
Yangın kaza değildi; birisi evi kasten yakmıştı.
They were arrested for trying to burn down the historic church.
Tarihi kiliseyi kundaklamaya çalıştıkları için tutuklandılar.
3. Burn down
1. Ateşin sönmesi
2. Sönmeye yüz tutmak
3. Sönmek
Örnekler
The fire in the fireplace was burning down, so she added more logs.
Şöminedeki ateş sönmeye yüz tutmuştu, bu yüzden daha fazla odun ekledi.
As the campfire began to burn down, we gathered closer to stay warm.
Kamp ateşi sönmeye başladığında, ısınmak için daha da yakınlaştık.
The wildfire finally started to burn down.
Orman yangını sonunda sönmeye başladı.