Bring out
“Bring out” Fiilinin Anlamıus | |
---|---|
Kelime | Anlamı |
Bring out ⇄ sth 1 | 1. piyasaya sürmek 2. çıkarmak 3. yayımlamak |
🇺🇸 The company plans to bring out a new smartphone model next month. 🇹🇷 Şirket önümüzdeki ay yeni bir akıllı telefon modeli çıkarmayı planlıyor. 🇺🇸 The author is set to bring out her latest novel this fall. 🇹🇷 Yazar son romanını bu sonbaharda yayımlamaya hazırlanıyor. 🇺🇸 They’ll bring out a limited edition of the album next year. 🇹🇷 Önümüzdeki yıl albümün sınırlı bir baskısını çıkaracaklar. | |
Bring out ⇄ sth 2 | 1. belirginleştirmek 2. açığa çıkarmak 3. ortaya çıkarmak |
🇺🇸 The lemon really brings out the flavor of the fish. 🇹🇷 Limon balığın lezzetini daha da ortaya çıkarıyor. 🇺🇸 Her outfit brought out the color of her eyes. 🇹🇷 Kıyafeti gözlerinin rengini ortaya çıkarıyordu. 🇺🇸 A good teacher can bring out the best in their students. 🇹🇷 İyi bir öğretmen, öğrencilerinin içindeki en iyiyi ortaya çıkarabilir. | |
Bring sb out 3 | 1. teşvik etmek 2. güven vermek 3. vesile olmak 4. cesaretlendirmek 5. ortaya çıkarmak |
🇺🇸 Joining the drama club really brought out her confidence. 🇹🇷 Tiyatro kulübüne katılması kendine olan güvenini artırdı. 🇺🇸 Her new group of friends helped bring out her social side. 🇹🇷 Yeni arkadaş grubu onun sosyal yönünü ortaya çıkarmasına yardımcı oldu. 🇺🇸 Jane’s supportive approach brought out his true potential in class. 🇹🇷 Jane’in destekleyici yaklaşımı onun sınıftaki gerçek potansiyelini ortaya çıkardı. | |
Bring out the best/worst in sb 4 | 1. içindeki cevheri ortaya çıkarmak 2. içindeki kötüyü ortaya çıkarmak |
🇺🇸 Working in a team can really bring out the best in her. 🇹🇷 Bir ekip içinde çalışmak onun içindeki cevheri ortaya çıkarabilir. 🇺🇸 Stressful situations tend to bring out the worst in people. 🇹🇷 Stresli durumlar insanların içindeki kötülüğü ortaya çıkarma eğilimindedir. 🇺🇸 A challenging project might bring out the best in you. 🇹🇷 Zorlu bir proje içinizdeki cevheri ortaya çıkarabilir. |