Bring out

Bring out ↔️ something
tr Bir şeyi daha belirgin hale getirmek

🇺🇸 A good sauce can bring out the taste of fish.
🇹🇷 İyi bir sos balığın tadını ortaya çıkarabilir.
🇺🇸 The right lighting can bring out the colors in a painting.
🇹🇷 Doğru aydınlatma tablodaki renkleri ortaya çıkarabilir.

Bring out ↔️ something
tr Bir şey üretmek
tr Bir şey ortaya çıkarmak

🇺🇸 The author is bringing out a new book in the fall.
🇹🇷 Yazar sonbaharda yeni bir kitap çıkaracak.
🇺🇸 The fashion designer is bringing out a new collection next season.
🇹🇷 Moda tasarımcısı önümüzdeki sezon yeni bir koleksiyon çıkaracak.

Bring out ↔️ something
tr Bir şeyi bir yerden çıkarmak

🇺🇸 She brought out her old photo albums to show us.
🇹🇷 Bize göstermek için eski fotoğraf albümlerini çıkardı.
🇺🇸 Can you bring out the chairs from the garage for the party?
🇹🇷 Parti için sandalyeleri garajdan çıkarabilir misin?

Bring out ↔️ something
tr Birinin en iyi veya en kötü yanını ortaya çıkarmak

🇺🇸 Team sports often bring out the best in young people.
🇹🇷 Takım sporları genellikle genç insanlarda en iyi yönleri ortaya çıkarır.
🇺🇸 Pressure situations can sometimes bring out the worst in people.
🇹🇷 Baskı altındaki durumlar bazen insanlarda en kötü yönleri ortaya çıkarabilir.

Bring someone out of himself/herself/ etc
tr Birinin kendine olan güvenini artırmak
tr Kendine getirmek

🇺🇸 Joining the drama club has brought her out of herself.
🇹🇷 Drama kulübüne katılmak kendine olan güvenini artırdı.
🇺🇸 Changing schools has really brought his out of himself.
🇹🇷 Okul değiştirmek onu gerçekten kendine getirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu