Bring back
Birine bir şey getirmek
🇺🇸 When I travel to Paris, I’ll bring back some chocolates for my sister.
🇹🇷 Paris’e seyahat ettiğimde, kız kardeşim için çikolata getireceğim.
🇺🇸 Can you bring back a souvenir for me from your trip to Italy?
🇹🇷 İtalya gezinden bana bir hatıra getirebilir misin?
Birine bir şey getirmek
🇺🇸 If you’re going to the bakery, can you bring me back some fresh bread?
🇹🇷 Fırına gidiyorsan, bana taze ekmek getirir misin?
🇺🇸 She asked me to bring her back a coffee from the cafe downstairs.
🇹🇷 Aşağıdaki kafeden ona kahve getirmemi istedi.
Geçmişte kullanılan bir şeyi yeniden kullanmaya başlamak
🇺🇸 The fashion industry has decided to bring back the vintage styles of the 60s.
🇹🇷 Moda endüstrisi, 60’ların vintage stillerini geri getirmeye karar verdi.
🇺🇸 Many cafes are bringing back traditional recipes to attract more customers.
🇹🇷 Birçok kafe, daha fazla müşteri çekmek için geleneksel tarifleri geri getiriyor.
Bir şeyi hatırlatmak
🇺🇸 Hearing that song brought back memories of our first date.
🇹🇷 O şarkıyı duymak, ilk randevumuzun anılarına götürdü.
🇺🇸 Seeing the pictures on Instagram brought it all back to me.
🇹🇷 Instagram’daki fotoğrafları görünce her şeyi hatırladım.
Birini önceki işine veya pozisyonuna geri getirmek
🇺🇸 They brought back the old coach to improve the team.
🇹🇷 Takımı iyileştirmek için eski antrenörü geri getirdiler.
🇺🇸 The studio brought back the famous director for the new movie.
🇹🇷 Stüdyo, yeni film için ünlü yönetmeni geri getirdi.
Konuya geri dönmek
Konuya kaldığı yerden devam etmek
🇺🇸 This brings us back to the question of funding.
🇹🇷 Bu da bizi finansman konusuna geri getiriyor.
🇺🇸 Her comment about technology brought us back to the main topic of the meeting.
🇹🇷 Teknoloji hakkındaki yorumu, bizi toplantının ana konusuna geri getirdi.
Çok yerinde bi hap bilgi daha teşekkürler adamın.
🙏