Bring about
Bring about ↔️ something
1. Bir olayın nedeni olmak
🇺🇸 Poor planning brought about the project’s failure.
🇹🇷 Kötü planlama projenin başarısızlığını getirdi.
🇺🇸 Changes in the market can bring about unexpected challenges for businesses.
🇹🇷 Piyasadaki değişiklikler işletmeler için beklenmedik zorlukları beraberinde getirebilir.