Break up
Parçalarına ayrılmak
Parçalanmak
Kırılarak parçalarına ayrılmak
🇺🇸 It seems that the plane just broke up in the air.
🇹🇷 Görünüşe göre uçak havada parçalanmış.
🇺🇸 The ship broke up on the rocks during the storm.
🇹🇷 Gemi, fırtına sırasında kayalıklarda parçalandı.
Bir ilişkiyi sonlandırmak
Ayrılmak
🇺🇸 She decided to break up with her boyfriend after a long consideration.
🇹🇷 Uzun bir düşündükten sonra erkek arkadaşıyla ayrılmaya karar verdi.
🇺🇸 John and Mary broke up last month after dating for two years.
🇹🇷 John ve Mary, iki yıl çıktıktan sonra geçen ay ayrıldı.
Bölünmek
Bir şeyi birkaç küçük parçaya ayırmak
Dağılmak
🇺🇸 The crowd broke up slowly.
🇹🇷 Kalabalık yavaşça dağıldı.
🇺🇸 There are plans to break the company up into several smaller independent companies.
🇹🇷 Şirketi birkaç küçük bağımsız şirkete bölme planları var.
Gülmekten yarılmak (Amerikan İngilizcesi)
Gülmekten kırılmak (Amerikan İngilizcesi)
🇺🇸 He breaks me up!
🇹🇷 Ona gülmekten yarıldım!
🇺🇸 The funny story made her break up with laughter.
🇹🇷 Komik hikaye onu gülmekten kırdı geçirdi.
Okulların tatil olması (İngiliz İngilizcesi)
🇺🇸 School breaks up next week.
🇹🇷 Önümüzdeki hafta okullar tatil.
🇺🇸 When do you break up for Easter?
🇹🇷 Paskalya için ne zaman tatil oluyorsunuz?