Break into

Break into something
tr Zorla bir yere girmek
tr Hırsızlık amacıyla bir yere girmek

🇺🇸 Thieves broke into the office and stole computers.
🇹🇷 Hırsızlar ofise girip bilgisayarları çaldılar.
🇺🇸 The jewelry shop was broken into last night.
🇹🇷 Dün gece kuyumcu dükkanına girilmiş.

Break into something
tr Yeni bir iş veya ticari faaliyete başlamak

🇺🇸 He’s trying to break into the competitive world of professional photography.
🇹🇷 Profesyonel fotoğrafçılığın rekabetçi dünyasına girmeye çalışıyor.
🇺🇸 It can be challenging for new writers to break into the publishing industry.
🇹🇷 Yeni yazarlar için yayıncılık endüstrisine girmek zorlayıcı olabilir.

Break into something
tr İstemeden biriktirilen parayı harcamak

🇺🇸 She had to break into her savings to pay for the unexpected car repairs.
🇹🇷 Beklenmedik araba tamiratı için birikimlerini harcamak zorunda kaldı.
🇺🇸 I’m trying not to break into my emergency fund for this trip.
🇹🇷 Bu gezi için acil durum fonumu kullanmamaya çalışıyorum.

Break into a run/trot etc
tr Aniden koşmaya, hızlı yürümeye başlamak

🇺🇸 The children broke into a run when they saw the ice cream truck.
🇹🇷 Çocuklar dondurma kamyonunu görünce koşmaya başladılar.
🇺🇸 He broke into a sprint to catch the bus.
🇹🇷 Otobüsü yakalamak için aniden sprinte başladı.

Break into a smile/a song/applause etc
tr Aniden gülümsemeye, şarkı söylemeye veya alkışlamaya başlamak

🇺🇸 Upon hearing the good news, she broke into a wide smile.
🇹🇷 İyi haberi duyunca yüzünde geniş bir gülümseme belirdi.
🇺🇸 The crowd broke into applause after the performance.
🇹🇷 Gösteriden sonra kalabalık alkışlara boğdu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu