Break down
Bir şeyi daha iyi anlamak veya onarmak için parçalara ayırmak
Parçalarına ayırıp analiz etmek
🇺🇸 The technician broke the machine down to repair the malfunctioning part.
🇹🇷 Teknisyen, arızalı parçayı onarmak için makineyi parçalara ayırdı.
🇺🇸 The question can be broken down into two parts.
🇹🇷 Soru iki bölüme ayrılabilir.
Duygusal çöküş yaşamak
Gözyaşlarına boğulmak
🇺🇸 After hearing the sad news, he broke down and couldn’t stop crying.
🇹🇷 Üzücü haberi duyduktan sonra yıkıldı ve gözyaşlarını tutamadı.
🇺🇸 She broke down in tears when she heard the news.
🇹🇷 Haberi duyduğunda gözyaşlarına boğuldu.
Arızalanmak
Bozulmak
🇺🇸 Our washing machine broke down last night, and now we need to call a repairman.
🇹🇷 Çamaşır makinemiz dün gece arızalandı ve şimdi bir tamirci çağırmamız gerekiyor.
🇺🇸 The printing machines are always breaking down.
🇹🇷 Baskı makineleri sürekli arıza yapar.
Fiziksel bir engeli yok etmek veya kaldırmak
🇺🇸 Firefighters had to break down the door to rescue the people trapped inside.
🇹🇷 İtfaiyeciler içeride mahsur kalan insanları kurtarmak için kapıyı kırmak zorunda kaldı.
🇺🇸 Police had to break down the door to get into the flat.
🇹🇷 Polis daireye girebilmek için kapıyı kırmak zorunda kaldı.