Blow out
Blow out
1. Bozulmak
2. Arızalanmak
3. Çalışamaz hale gelmek
🇺🇸 The car’s engine blew out halfway through the road trip.
🇹🇷 Arabanın motoru yolculuğun yarısında birdenbire arızalandı.
🇺🇸 During the storm, the power blew out.
🇹🇷 Fırtına sırasında elektrik kesildi.
Blow out 🔁 something
1. Üfleyerek söndürmek
🇺🇸 She blew out the candles on her birthday cake.
🇹🇷 Doğum günü pastasındaki mumları üfleyerek söndürdü.
🇺🇸 He blew out the match after lighting the campfire.
🇹🇷 Kamp ateşini yaktıktan sonra kibriti üfleyerek söndürdü.
Blow out 🔁 someone
1. Hayal kırıklığına uğratmak
2. Yüz üstü bırakmak
3. Ekmek
🇺🇸 He was really upset when his date blew him out at the last minute.
🇹🇷 Randevuyu son dakikada ektiği için gerçekten üzüldü.
🇺🇸 I can’t believe she blew me out after we made all those plans.
🇹🇷 Tüm bu planları yaptıktan sonra beni yüzüstü bırakmasına inanamıyorum.