Blow away
Blow away
Phrasal Verb
1. If a performance, film, book, etc., blows you away, you find it exceptionally impressive and are surprised by its quality. 2. To kill someone by shooting them. 3. To defeat someone or something thoroughly and decisively.
1. Blow away ⇄ sb
1. Aklını başından almak
2. Çok etkilenmek
3. Hayran bırakmak
4. Büyülemek
5. Hayran kalmak
6. Ağzı açık kalmak
Örnekler
The film blew me away with its breathtaking special effects.
Film nefes kesici özel efektleriyle aklımı başımdan aldı.
Her performance was so powerful, it really blew me away.
Performansı o kadar güçlüydü ki hayran kaldım.
The novel was so well-written, it blew me away.
Roman o kadar iyi yazılmış ki ağzım açık kaldı.
Devamını göster
2. Blow away ⇄ sb
1. Birini silahla öldürmek
2. Ortadan kaldırmak
3. Beynini uçurmak
4. Birini temizlemek
Örnekler
The police were forced to blow away the armed suspect.
Polis silahlı şüpheliyi öldürmek zorunda kaldı.
In the movie, the villain blows away his enemies with a shotgun.
Filmde kötü adam düşmanlarını pompalı tüfekle öldürüyor.
She had to blow away him in self-defense.
Kendisini savunmak için onu öldürmek zorunda kaldı.
Devamını göster
3. Blow away ⇄ sb/sth
1. Yenmek
2. Alt etmek
3. Alaşağı etmek
4. Mağlup etmek
5. Darmadağın etmek
6. Devrilmek
7. Geride bırakmak
8. Gölgede bırakmak
Örnekler
BJK blew away GS with a score of 5-0.
BJK, GS’yi 5-0’lık bir skorla devirdi.
Her performance in the debate blew away all her competitors.
Münazaradaki performansı tüm rakiplerini geride bıraktı.
He blew away the other candidates with his exceptional interview skills.
Olağanüstü mülakat becerileriyle diğer adayları gölgede bıraktı.
Devamını göster