Bail out
Bail out
Phrasal Verb
1. To assist someone or an organization in trouble, particularly by providing financial support. 2. To pay a significant amount of money to a court to release someone from jail until their trial. 3. To remove water from a boat by scooping it into a container and throwing it overboard. 4. To jump out of an aircraft to escape a potential crash or emergency. 5. To withdraw from a situation or project, often because it’s becoming too difficult.
1. Bail out ⇄ sb/sth
1. Para yardımı yapmak
2. Para yardımıyla kurtarmak
3. Yardım etmek
4. Kurtarmak
Örnekler
The government decided to bail out the failing bank to prevent a crisis.
Hükümet, bir krizi önlemek için batmakta olan bankayı kurtarmaya karar verdi.
Several investors came together to bail out the struggling company.
Çok sayıda yatırımcı, zor durumdaki şirketi kurtarmak için bir araya geldi.
Her parents bailed her out of debt by giving her a loan.
Ailesi ona kredi vererek borçlarından kurtarmış.
Devamını göster
2. Bail out ⇄ sb
1. Kefaletle kurtarmak
2. Kefaletle çıkarmak
3. Kefaletle salıverilmek
4. Kefaletini ödemek
5. Kefaletle serbest bırakılmak
Örnekler
His family bailed him out so he could be free until the trial.
Duruşmaya kadar serbest kalabilmesi için ailesi kefaletini ödedi.
They had to bail out their friend to get him out of jail.
Arkadaşlarını hapisten çıkarmak için kefaletini ödemek zorunda kaldılar.
The lawyer arranged to bail out his client the same day.
Avukat aynı gün müvekkilinin kefaletle serbest bırakılmasını sağladı.
Devamını göster
3. Bail out (⇄ sth)
1. Tekneye vb. giren suyu kova vb. ile boşaltmak
Örnekler
As the boat took on water, they worked quickly to bail it out.
Tekne su aldıkça, onu kovayla boşaltmak için hızla çalıştılar.
The crew struggled to bail out the water in rough seas.
Mürettebat dalgalı denizde suyu boşaltmak için mücadele ediyordu.
Devamını göster
4. Bail out
1. Uçaktan atlamak
2. Uçağı terk etmek
Örnekler
The pilot had to bail out when the engine failed mid-flight.
Pilot, uçuşun ortasında motor arızalanınca uçaktan atlamak zorunda kalmıştır.
They quickly bailed out of the plane after realizing it was going down.
Uçağın düştüğünü fark ettikten sonra hızla uçağı terk ettiler.
Devamını göster
5. Bail out
1. Ayrılmak
2. Çekilmek
3. Bırakmak
Örnekler
She bailed out of the team project after facing too many obstacles.
Çok fazla engelle karşılaştıktan sonra ekip projesinden ayrıldı.
They chose to bail out of the partnership due to ongoing conflicts.
Devam eden anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklıktan ayrılmayı tercih ettiler.
Devamını göster