Bail out
Bail out 🔁 something/someone
1. Mali destek vererek kurtarmak
🇺🇸 The government decided to bail out the struggling airline industry.
🇹🇷 Hükümet, zor durumdaki havayolu endüstrisini kurtarmak için yardım kararı aldı.
🇺🇸 A private investor bailed out the company at the last moment.
🇹🇷 Özel bir yatırımcı, şirketi son anda kurtardı.
Bail someone out
1. Mahkemeye kefalet ödeyerek birini serbest bıraktırmak
🇺🇸 His friends gathered money to bail him out of jail.
🇹🇷 Arkadaşları onu kefaletle hapisten çıkarmak için para topladı.
🇺🇸 She had to bail her brother out for the third time this year.
🇹🇷 Bu yıl üçüncü kez kardeşinin kefaletini ödemek zorunda kaldı.
Bail out
1. Uçaktan paraşütle atlamak
🇺🇸 The pilot had to bail out when the engine failed.
🇹🇷 Motor arızalandığında pilotun paraşütle atlaması gerekti.
🇺🇸 During the training, they learned how to bail out of a plane safely.
🇹🇷 Eğitim sırasında, güvenli bir şekilde uçaktan nasıl atlayacaklarını öğrendiler.
Bail out 🔁 someone
1. Tekneye dolan suyu dışarı atmak
🇺🇸 They had to bail out the boat quickly to keep it from sinking.
🇹🇷 Batmaması için teknenin içine dolan suyu hızla dışarı atmak zorundaydılar.
🇺🇸 After the storm, we spent hours bailing out water from our canoe.
🇹🇷 Fırtınadan sonra kanomuzdaki suyu boşaltmak için saatler harcadık.