Allow for

Allow for

Bilgi
Yazı Boyutu
Ses Favori
Phrasal Verb Kapat
1. To consider or include something when making plans or calculations or when making a judgment about something.

2. To make it possible for something to happen.
1. Allow for ⇄ sth
1. Hesaba katmak
2. Dikkate almak
3. Göz önünde bulundurmak
Örnekler
Make sure to allow for traffic when planning your trip.
Seyahatinizi planlarken trafiği hesaba kattığınızdan emin olun.
The budget should allow for unexpected expenses.
Bütçe beklenmedik harcamaları da hesaba katmalıdır.
Always allow for potential errors in your calculations.
Hesaplamalarınızda her zaman olası hataları göz önünde bulundurun.
Allowing for inflation, the cost of the project will be $2 million.
Enflasyon hesaba katıldığında, projenin maliyeti 2 milyon dolar olacaktır.
Göster/Gizle Devamını göster
2. Allow for ⇄ sth
1. Mümkün kılmak
2. İzin vermek
3. İmkan tanımak
Örnekler
The new policy allows for flexible working hours.
Yeni politika esnek çalışma saatlerine izin vermektedir.
The schedule allows for additional meetings if needed.
Program, ihtiyaç halinde ilave toplantılara izin vermektedir.
The budget allows for extra resources to be allocated.
Bütçe, ilave kaynakların tahsis edilmesine imkan tanımaktadır.
Göster/Gizle Devamını göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu