Account for

Account for something

1. Bir şeyin belirli bir miktarını veya parçasını oluşturmak

🇺🇸 Electric cars account for about 10% of all car sales now.
🇹🇷 Elektrikli arabalar artık tüm araba satışlarının yaklaşık %10’unu oluşturuyor.
🇺🇸 People under 30 account for most of the audience at the concert.
🇹🇷 Konserdeki izleyicilerin çoğunu 30 yaş altı insanlar oluşturuyor.


2. Bir şeyin nedenini açıklamak

🇺🇸 The severe weather accounts for the delay in train services.
🇹🇷 Şiddetli hava koşulları, tren hizmetlerindeki gecikmenin nedenini oluşturuyor.
🇺🇸 Lack of investment might account for the decline in the company’s profits.
🇹🇷 Şirketin karlarında görülen düşüşün nedeni, yetersiz yatırım olabilir.


3. Bir şeyin neden yapıldığının hesabını vermek

🇺🇸 He couldn’t account for the missing funds in the report.
🇹🇷 Raporundaki eksik fonların hesabını veremedi.
🇺🇸 Can you account for your speaking on the meeting?
🇹🇷 Toplantıda yaptığınız konuşmanın hesabını verebilir misiniz?


4. Birinin veya bir şeyin nerede olduğunu belirlemek, tespit etmek veya haberini almak

🇺🇸 After the fire, several employees were missing and could not be accounted for.
🇹🇷 Yangından sonra birkaç çalışan kaybolmuş ve kendilerinden haber alınamamıştır.
🇺🇸 The airline confirmed that all passengers had been accounted for after the emergency landing.
🇹🇷 Havayolu şirketi, acil inişten sonra tüm yolcuların yerinin tespit edildiğini doğruladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu