Ask for

Ask for someone

1. Birisiyle konuşmak istemek
2. Birisine birisini sormak
3. Birisiyle konuşmak için rica etmek

🇺🇸 When I arrived at the office, there was a delivery guy asking for you.
🇹🇷 Ofise vardığımda, seni soran bir kurye vardı.
🇺🇸 A customer called and was asking for the manager.
🇹🇷 Bir müşteri aradı ve müdürü sordu.

Ask someone for something

1. Birisinden bir şey talep etmek, istemek

🇺🇸 She asked her friend for advice.
🇹🇷 Arkadaşından tavsiye istedi.
🇺🇸 I asked the waiter for the bill.
🇹🇷 Garsondan hesabı istedim.

Couldn’t ask for someone/something better

1. Daha iyisini bulamayacak olmak

🇺🇸 I really couldn’t ask for a better boss.
🇹🇷 Gerçekten daha iyi bir patron isteyemezdim.
🇺🇸 The weather on our vacation was perfect, we couldn’t have asked for better.
🇹🇷 Tatilimizde hava mükemmeldi, daha iyisini isteyemezdik.

Ask for it

1. Kendi kaşındı
2. Bunu sen istedin
3. Belanı buldun
4. Başına gelen belayı hak ettin

🇺🇸 If you keep speeding like that, you’re asking for a ticket.
🇹🇷 Böyle hız yapmaya devam edersen, cezayı yersin.
🇺🇸 By ignoring the warnings, he was really asking for trouble.
🇹🇷 Uyarıları görmezden gelerek baya kaşınıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu