Beat up
Beat up
Phrasal Verb
To attack and severely injure someone by hitting or kicking them repeatedly.
Beat up ⇄ sb
1. Dövmek
2. Hırpalamak
3. Pataklamak
4. Dayak atmak
5. Ağzını burnunu kırmak
6. Öldüresiye dövmek
7. Fena halde benzetmek
Örnekler
The gang beat him up after he refused to join them.
Kendilerine katılmayı reddedince çete onu dövmüş.
He was beaten up in the parking lot late at night.
Gece geç saatlerde otoparkta dövülmüş.
The victim was badly beaten up during the robbery.
Kurban soygun sırasında feci şekilde dövülmüştür.
They beat up the man for not paying his debts.
Borçlarını ödemediği için adamı feci şekilde dövmüşler.
Devamını göster
Beat oneself up
1. Kendini hırpalamak
2. Kendisine fazla yüklenmek
3. Kendisini suçlamak
Örnekler
Don’t beat yourself up over the mistake; everyone makes errors.
Hata yaptığınız için kendinizi hırpalamayın; herkes hata yapar.
Stop beating yourself up about the missed opportunity.
Kaçırdığın fırsat için kendini hırpalamayı bırak.
She tends to beat herself up whenever things don’t go as planned.
İşler planladığı gibi gitmediğinde kendini hırpalama eğilimindedir.
Look, there’s no need to beat yourself up over this.
Bak, bunun için kendini hırpalamaya gerek yok.
Devamını göster
Beat-up
1. Yıpranmış
2. Eskimiş
3. Kötü durumda
4. Külüstür
Örnekler
He drove an old beat-up truck that barely worked.
Zar zor çalışan eski ve yıpranmış bir kamyonet sürüyordu.
The book was beat-up but still readable.
Kitap yıpranmıştı ama hala okunabiliyordu.
He has an old, beat-up car.
Eski, külüstür bir arabası var.
Devamını göster