"Age" Kelimesinin Anlamı
Age
Part of Speech
Noun · Countable/Uncountable · A1: The number of years a person or thing has existed.
Noun · Countable · A1: A particular period in history or someone’s life.
Verb · Intransitive · B1: To grow older or show signs of aging.
Noun · Countable · A1: A particular period in history or someone’s life.
Verb · Intransitive · B1: To grow older or show signs of aging.
Anlamlar
1. Yaş
2. Çağ
3. Dönem
4. Kuşak
5. Yaşlanmak
6. Yaş almak
Örnekler
Her memory is deteriorating with age.
Yaş ilerledikçe hafızası zayıflıyor.
Yaş ilerledikçe hafızası zayıflıyor.
The golden age of literature produced many masterpieces.
Edebiyatın altın çağı birçok başyapıt üretti.
Edebiyatın altın çağı birçok başyapıt üretti.
She aged gracefully and remained active in her old age.
Yaşlandıkça güzelleşti ve yaşlılığında da diriliğini korudu.
Yaşlandıkça güzelleşti ve yaşlılığında da diriliğini korudu.
Devamını göster
“Age” İçeren Terimler ve Deyimler
Age of exploration
1. Keşif çağı
Golden age
1. Altın çağ
Middle age
1. Orta çağ
New age
1. Yeni çağ
Ice age
1. Buzul çağı
Old age
1. İleri yaş
Age spot
1. Yaş lekesi
Dark age
1. Karanlık çağ
Iron age
1. Demir çağı
2. Demir devri
Stone age
1. Taş devri
Age-Barred
1. Yaşa dayalı sınırlama
Age bracket
1. Yaş grubu
Bronze age
1. Tunç çağı
Digital age
1. Dijital çağ
Mental age
1. Zihinsel yaş
School age
1. Okul çağı
Voting age
1. Seçme yaşı
Working age
1. Çalışma yaşı
Absolute age
1. Mutlak yaş
Age of sail
1. Yelken çağı
Retirement age
1. Emeklilik yaşı
Age-appropriate
1. Yaşa yygun
Childbearing age
1. Doğurganlık çağı
Coming of age
1. Ergenlikten yetişkinliğe geçiş
Information age
1. Bilgi çağı
Act your age Idiom
1. Yaşına uygun davranmak
A ripe old age Idiom
1. Çok ileri yaş
2. Çok yaşamak
3. Dünyaya kazık çakmak
In this day and age Idiom
1. Günümüzde
2. Bu zamanda
3. Bu çağda
4. Günümüz modern zamanlarında
Come of age Idiom
1. Olgunluğa erişmek
2. Yasal yaşa ulaşmak
Look young for your age Phrase
1. Yaşına göre genç görünmek
Feel your age Idiom
1. Yaşını hissetmek